13 Aralık 2013 Cuma

olay gerçektir desem inanır mıydınız?

bu  olay en eski  çin hikayelerinde bahsedilen külkelkedisinin  21.yüzyıldaki halinde ithafen yazılmıştır.
olay gerçektir desem inanır mıydınız?
tüm olay “”“masalın sonsuza kadar mutlu birşekilde yaşadılar “”” sözünden sonra başlar
ve gerçekler..
şuan bunları tüm içtenliğimle kaleme alıyorum en eski külkedisi ve onunla sonsuza  kadar mutluluk hediyesini elde eden sevgili prensinden ayrı bir şekilde  olarak yazıyorum
hayatım boyunca bir sürü savaş gördüm bir sürü ihtialal ve bana karşı düzenlenen bir süsü suikast.
sonsuz hediyenin verildiği andan birkaç asır sonra bu hediyenin ne anlama geldiğini öğrendik. bana ve sevgili prense  sonsuzluk hediyesinin bizim bir şeytani varlik ve  aslında iblis oldugumuzu ve öldürürlmemizi düşünen insanlarla karşılaştık ve bu bizim yaşadıgımız en normal olaylardı
gerçekten zor günlerdi  aslında daha geriye gitmeliyim olay bizim 20 ve 25 yaşında kalmamızdan ibaretti önce çok sevdiğimiz ailelerimizi kaybettik sonra çevremizdeki herkes gözümüzün içlerine baka baka günden güne eridi.
çocukluguu gördüğüm insanların torun torba hatta ölümlerini seyrettim
hayatın bir film oldugunu söyleyenlerin filmi izlemekle geçirdim zamanlarımı  
duygusal olarak mutluluk kavramımız değişmeye başladı artık sonsuzluk kavramı beynimizde işlenmeye ve her günün diğeri gibi bitmek bilmeyen saatlerden ibaret olduguna inandık
sonra bir sürü savaşlar oldu gözümüzün önünde ülke yönetimi  değişti insanların isimleri çehreler değişti rolleri değşşti kalan tek şey bizdik
biz sanki birkenara saklanmış sessizce korkan çocuklar gibiydik.
mutluluk kavramı artık bizim anladıgımız anlam olmaktan çıktı.
ölüm kelimesi yavaş yavaş beynimize nokta halinden  kaplamaya başladı.
ilk yüzyıllar e kadar şanslı oldugumuzu düşündük şanslıydıkölmüyorduk insanlar birbirlerini yakıyor gömüyor ve nihayet ağlıyor ve biz hiç o duyguyu yaşamıyoruz dünya değişiyor ve yenlikleri yeni bir oyuncak gibikarşılıyorduk
sonra tüm dünya değişti.
bizi  kıyameti başlatacak iblis olarak görmeye başladılar
tüm güç elimizden gitti 
bu kısımları yazarken içim acımıyor çünki daha kötü hallerimdeoldu fiziki olrak öğüt  verecek yaşta olmasamda inanın bu beyin atalarınız kadar eskidi.
artık çıkan ihtilallere ve değişen dünyaya şaşırmamaya başladık.bizden korkanlarda vardı bize imrenenlerde
bizi öldürmek isteyenler çoğunluktaydı bir sürü zehirlenme ve kafa kesilme olayı yaşadım .13 parçaya ayıran hatta kanımızı içmeye kalkışan insanları da unutmamak gerekiyor
sonsuzluk   o zamanlar bitmeyen ölüm hakkım gibiydi bir sürü bilim insanı  simyacının  en büyük amacıda bu değilmi? sonsuza kadar gözlerinin açık olması ve düşünebilmesi en çok onlar uğraştı bizde 
hatta bir tanesi insanların ölmesinin tek edeninin bizim sonsuz yaşamımız ve yaşlanmayaşımız dan oldugunu iddia etti ve bu simyacıya inanan oldukça insan vardı insanlar o zmaan bize birer ölüm meleği gibi baktı
sonra prens mutlu olmadı ve gitti 
birkaç yüzyıl onu aramakla geçirdik erde oldugunu neden gittiiğini
en son  onunla sonsuzlugun bize bir lanet mi yoksa hediye mi oldugunu düşünüyorduk
hayır  aslında bizim vücutlarımızı ikiye ayırım bir yere gömme fikri üzerine konuştuk ama bu kısımları anlatmak hiç hoşuma gitmiyor
günler değil yüzyıllar geçirmek kumsaldaki bir tanenin tüm kumsala oranı gibi birşeydi
kumları sayabilirmisiniz?
birsürü  deprem yaşadık açlık her türlü patlama devlet başkanı savaş anlaşma barış  aklınızın alabileceğinden çok daha fazlası..
akli dengem artık  kendini bozuyordu o dengeyi takip edemiyordum
sonunda beni zehirlerle ve ömür boyu bir hücrede geçirmektense onlar tüm sevetimi verip kendime ait bir evde hiçbir hak iddia etmeksizin yaşamayı seçtim,bunları o 100 m2 evden yazıyorum
18.yüzyılda sonra farklı hissetmeye başladım sonsuza kadar mutluluk kısmında mutlulupu artık insanların canını acıtarak bulabilceğimi fark ettim 
itiraf etmeliyim sırf bunun için savaşlar çıkarıp binlerce insanın ölümüne neden oldum ve içimdeki o nokta büyümeye başladı zevke dönüştü artık can çekişme anı benim yüzümde bir gülümsemeye neden oluyordu bunun tek nedeni can çekiştirme gücünden kaynaklanıyordu .saf güçtü bu.
birinsanın eline düşmek
ama sonra  her cenazeyi kıskanmaya başladım
orda yatan kişinin ben olmayışımı seyrettim ve her seferinde yerinde olmak istedim
merak ettim bunun için birkaç gece tabut içinde  kaldım bunlar karanlık sırlar bunları sadece içleri tamamen kararmış insanlar anlayabilir
gözümün önünde siyanür içirilmiş insanlar ve acı çekerlen bana bakmaları için zorla bağlanmış çocuklar
bunların hepsini içimdeki mutluluk için yaptım. kirli bir itiraf  denebilir ama gerçekler hep karanlık değil mi?
diğer gerçeklere gelelim prensin başka kadınlarda hatta onun beynini uyaranlarla farklı bir evrende oldugnu inandıran maddeleri kullanarak  mutluluğu aradını öğredim onu buldum  ve nedense şaşırmadım .
çünki mutluluğunu bir ayakkabıda bulan insandan daha fazla birşey bekleyemiyor insan.ve tarih boyunca karılarını mutlulukları için terk eden binlerce şair yazar ,insan tanıdım.aslında bu hikayede bu kadar şaşırmış olmamın tek nedeni bu kadar yüzyıl beklemiş olması.artık sakin bir hayat yaşıyor çünki dikkat çekmek bu yüzyılda özellikle bizi canlı bomba takarak inandırmaya zorlayacak kadar güç
günümüz şartlarına alışmak çok zor halen 20 yaşında kalmak ve düşüncelerimin bana fazlalık yapması dayanılcak birşey değil her harf beynimde binlerce düşünce arasırandan sıyrılarak bana ulaşıyor hissediyorum boynumun üstünde atlasta taşınan materyalın artık fazlalık bir yaprak oldugu hissi her saniye mutfaktan bir bıçak alarak kesmemi ve kurtulacağımı inanma fikri birkaç deneyişten sonra hiçinandırıcı gelmemeye başladı
bu bir hediye?
bence bu bize verilmişen büyük lanetti
bir sürü ölüm  görmek ve ve ölümübile kıskanmak
içimizdeki mutlu olma çabası bizi çok karanlık ve  çeşitli  hazlara zorladı.
bizlanetliydik.
ölümlü dünyasının ölümsüz insanları olmak  tarif edilemez.
biz mutlu değildik.
dikkat ettiniz mi prensten çok az fark ettim çünki ne kadar yaşarsanız yaşayın tek başınasınız ve hikayede prens sadece ayakkabıyı buldugu ana kadar önemlidir yani tüm hikaye acılarçeken bir kızın mutlulğu yanlış anlamasından ibarettir

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder